ENGELLİLİK VE ERİŞİLEBİLİRLİK
Engellilik ve Erişilebilirlik Ben Dilan ONĞULU, İst. Medipol Üniversitesi, Sosyal Hizmet bölümünden mezun oldum. Yazımdan da anlaşılabileceği gibi doğuştan bedensel (ampute) engelliyim. Gittiğim – yürüdüğüm bu yolda hiçbir zaman engelim bana engel olmadı. Her zaman ‘’acaba daha neler yaparım, insanlara nasıl örnek olabilirim?’’ mottosuyla ilerlemek istedim. Sanırım öyle gözüküyor ki başardığım çok şeyler oldu.
Onlardan da bahsetmek isterim fakat bugünkü konumuz farklı, bu başlık altında sizlere hayatımdan- yaşadıklarımdan bir kesit vermek istedim. Diğer yazılarımda da sizlere bu noktaya nasıl geldiğimi, hayallerimi sizlerle paylaşmayı çok isterim. Yazıma ilk olarak tanımlar üzerinden başlayıp daha sonra biraz kendi yaşadıklarımdan bahsedeceğim.
Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğüne göre “Sakat”; “Vücudunda hasta veya eksik bir yanı olan”, “Özürlü”; “kusuru olan”, “Engelli”; “Vücudunda eksik veya kusuru olan” olarak tanımlanmaktadır. Engeller doğuştan gelebilir veya sonradan geçirilen hastalıklar veya kazalar sonucu ortaya çıkabilir. Engellilik durumu yaşa, cinsiyete, coğrafi konuma özgü bir durum değildir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün verilerine göre dünya nüfusunun yaklaşık %15’i engelli bireylerden oluşmaktadır. Ben de bu tanımlardan hangisini kullandığımı söyleyeyim. Ben, engelli kelimesini kullanmaktayım. Çünkü diğer iki kelimenin söylenmesi ben de mutsuzluk izlenimleri bırakmakta. Aslında engelliliği kusur, hastalık veya eksiklik olarak nitelendirmek, görmek değil de fırsata çevrildiğinde bir ayrıcalık olduğunu düşünmekteyim.
Şimdiyse, yazımın da ana başlığı olan ‘’Engellilik ve Erişilebilirlik’’ konusundan devam etmek istiyorum. Erişilebilirlik, engelliler için son derece önemli bir konudur. Engellilerde erişilebilirlik tanımı kısaca şöyledir: Engellilerin toplumdaki diğer bireyler gibi bağımsız yaşayabilmelerini ve yaşamın tüm alanlarına tam ve etkin katılımını sağlamak olup; eşit koşullarda fiziki çevreye, ulaşıma, bilgi ve iletişim teknolojileri ve sistemlerine dâhil olacak şekilde hem kırsal hem de kentsel alanlarda halka açık hizmetlere, “evrensel tasarım” ilkesiyle erişiminin sağlanmasıdır. Engeli olan bireylerin yaşam kalitelerinin yükseltilmesi ve sürdürülmesi konusu son yıllarda önemle üzerinde durulan bir konudur. Engeli olan bireylerin de yaşam kalitesinin boyutları engeli olmayan bireylerinkine oldukça benzerdir. Nasıl bütün insanların fiziksel aktivite ve spor yapmak, yemek-içmek gibi bir gerekliliği ise bu gereklilik başta engelliler için daha büyük bir ihtiyaçtır. Kendi hayatımda erişilebilirlik konusunda zorluk çekmedim mi, elbette çekmez olur muyum? İlkokulda o zamanlar “erişilebilirlik hakları” konusunda bir fikrimiz yoktu. Sınıflarım hep 2-3. katlarda olurdu ve biz de o katlara çıkıp inerdik. Lise hayatıma baktığımızda ise, oradaki sınıflarım hep giriş kattaki sınıflarda olurdu.
Daha sonra üniversite hayatım başladı. Tabii orada her şey farklı işliyordu. Hem derslik sınıflarım farklıydı hem de dersliklerin katları farklıydı. Oradaki ve zaten okul dışında da yaşadığım büyük sorun olarak gördüğüm şey, asansörlerin bozulmasıydı ki hemen arıza ekibi yönlendiriliyordu veya birkaç gün sürebiliyordu. Üniversitede açıkçası zor bir şey yaşamadım sadece asansör arızaları bizi zorluyordu. İstanbul’da oturmam avantaj gibi gözükse de dezavantajı olan durumları da var. Örneğin toplu taşıma kullanmak. Özellikle metro asansörlerinde kişilerin bize asansör beklemede ayrıcalık tanıması gerekirken benim onlara ayrıcalık tanımak zorunda kaldığım günler olmuştur. Rampaları söylemem gerekirse, evet çoğu yerde artık var ama bazıları çok dik oluyor ve sadece yaptım demek için yapılan birçok rampa ile karşılaşıyorum. Ölçülere ne derece uyuluyor tartışma konusu. O yapılan rampanın eğimi yüzünden akülü araba veya kullanılan araç kayabiliyor. Aynı şekilde kaldırımlar, kaldırım girişlerinin önüne park edilen araçlar bizlerin hareket özgürlüğünü kısıtlayarak ulaşmak istediğimiz yerlere ulaşmamıza engel oluyor. Üniversite tercihi açısından ilk tercihim evime yakın bir okul seçmekti. Çünkü uzak bir okula gidersem yukarıda belirttiğim durumlardan dolayı yorulacağımı düşündüm. O yüzden yakın mesafeli olan okul tercihim olacaktı. Aslında erişilebilirlik hakkında, bölümümden olsa gerek, daha çok ‘’haklarım neler, bu alanda neler yapılıyor veya yapılmakta’’yı öğrendim. Okulumda muafiyet haklarım vardı fakat kullanmak istemezdim. Hep arkadaşlarımla birlikte ilerlemek istedim. Sadece ayrıntılı yazmam gereken sınavlarımda ek süre hakkımı kullanmak istiyordum, o da bazen. Hiç onlardan eksik kalmadım. Bazen benden not isteyen arkadaşlarım bile olurdu. Ama vermezdim. Ben bu durumda eksiksiz yazarken, çabalarken onların dışarıda gezerek benden hazır not almayı düşünmelerini yanlış bulurdum. Bu konuda bencilim ama haklı olduğumun sonuna kadar da arkasındayım. Artık bir yere giderken daha geniş bir gözle gözlemliyorum. Yüzme sporunu yapana kadar hiç kendim gibi arkadaşım yoktu. Yüzme sporu sayesinde kendim gibi engeli olan bireylerle tanıştım. Çünkü kendimi eksik görmüyordum, ki hala da görmüyorum. Hayatımda hiçbir yerde oryantasyon sorunu yaşamadım. Hemen alışır, kaynaşırım.
Evet, bizler dışarıda, okulda aktif olalım veya aklımıza gelebilecek her yer de olalım. Ancak dış ortamlardaki iyileştirmelerin yapılması artık zorunlu hale gelmeli ki erişilebilirlik sorunu bizler için bir sorun olmaktan çıksın. “Eşitlik” adı altında yaşayabileceğimiz sıkıntıları en aza indirerek hayatımıza devam edelim – edebilelim.
Çalışma hayatına baktığımızda özel risk grupları içerisinde yer alan engeli olan bireylerin istihdamı için alt oranlar da belirlenmiştir. Bu oranlar çerçevesinde; 50 ve üzeri çalışan istihdam eden işyerlerinde özel işyerlerinde istihdam edilen çalışanların sayısının en az %3’ü, kamu işyerlerinde ise istihdam edilen çalışanların sayısının en az %4’ü kadar engelli istihdamı zorunlu tutulmaktadır. Bilindiği üzere 2020 yılı “Erişilebilirlik Yılı” ilan edilmiştir.
Erişilebilirlik noktasında üst düzey çalışmaların yapılması veya iyileştirilmesi bizlerin en çok istediği şeylerin başında geliyor. Yazımın sonuna doğru geldiğimde son diyeceğim şey şu ki: “Ayrımcılığın olmadığı, sevginin galip geldiği günlerde buluşmak, kavuşmak en büyük isteğimdir.”
ENGELLİLİK VE ERİŞİLEBİLİRLİK